Bir yazının düşündürdükleri
Bilmediğimiz bir yere giderken kaybolmaktan niye korkarız? Doğru yolda giderken kaybolduğumuzu fark edince niye
korkarız? Her zaman mı korkarız, bazen mi? Korktuğumuz zamanlar arasındaki
benzerlikler ve farklılıklar nedir?
Bir yazı okudum ve aklıma sorular üşüşmeye başladı, her
zaman olduğu gibi 😊Tuğçe Isıyel’in yazısından yola çıktım, aklıma düşen her soruyu ve duyguyu
paylaşmak istedim.
Yolu şaşırmamak, mümkünse kaybolmamak, en az risk ve olası
sürprizle hedefimize varmak nasıl bir güven ihtiyacını karşılar?
“Kaybolmaktan hiç korkmadığımız kadar fazla korkuyoruz sanki”
diyor Tuğçe Isıyel. En çok kendi hayatımızda kaybolmaktan korkuyoruz. Ben
belirsizliğin içinde dururken, olanları anlayacak ve özümseyecek zamanım
olmadığı halde her şey kasırga hızıyla değişirken korkarım. Bu durumda yalnızsam
yorulurum, o zaman korkarım.
Etrafıma baktığımda herkesin farklı çözümler ürettiğini
görüyorum. Kimisi kaybolmayı engellemek için birilerinin kendilerine ne
yapmaları gerektiğini söylemesini bekler. Kimisi kaybolduğu zamanlarda canı
yandığı için sevdikleri / çevresindekiler aynı duyguyu yaşamasın diye istenmese
dahi başkaları için yol rotaları çizer ve kullanılmaları için ısrar eder.
Kimisi kendi rotasını kendisi çizmekte ısrar eder. Tabii bu yelpazenin içinde
farklı birçok noktada da duranlar var.
“Rotadan çıkarsak ne olur? Kaybolsak? Yolları karıştırsak?
Duvara toslasak? Başka bir yere gitmek isterken bambaşka bir yerde kendimizi
bulsak?” diye sormuş Tuğçe Isıyel. Ne olur? Ne biliyoruz ki kaybolduğumuzda bu
kadar korkuyoruz.
Biliyorum, belirsizlik, kaybolmak bazen çok can yakar. Çok
şey öğretir de. “Her kayboluş başka bir
keşiftir aslında”. Kaybolmuş kalmamak
için, yolumuzu tekrar bulmak için çaba harcarız, yardım isteriz. Bu da ayrı bir
yolculuk değil mi? Amacımız olmasa dahi, yolu ararken kendimizi buluruz. Hem
etraftan öğreniriz, hem de kendi kaynaklarımızdan. Her kayboluş iç
zenginliğimizi, potansiyelimizi bulmamıza katkıda bulunur. Çok çelişkili gibi
geliyor, ancak dönüp baktığımızda kendimizle ilgili ne kadar çok şey
öğrendiğimizi fark ederiz. Bunlar “tabela işlevi görecek şeylerdir”.
Kendimizi duysak, kalbimizi ve aklımızı birlikte
dinleyebilsek, yön duygumuza, bilgimize, deneyimimize güvensek. Kendi kaybolma deneyimimiz
yaratsak. Çok şey biliyoruz, bilmediğimiz veya bildiğimizin farkında
olmadığımız çok daha fazlası var. Kaybolup yolumuzu ararken bunları keşfederiz.
Varsın yollar karışsın, yolumuzu kaybedelim. Yolun nereye
gittiği kadar nasıl yürüdüğümüz, yolda kalmamak için hangi becerimizi
geliştirdiğimiz de önemli.
Bilmediğimiz yere gitmekten korkmayalım. Güçlü yönlerimizi
geliştirdiğimiz, kendimize ve içgüdümüze inandığımız, korkularımızı tanıdığımız
için yönetebildiğimiz sürece varış noktamıza sağlam varırız. Deneyimlerimiz,
benim dilimle fark ettiğimiz içsel yön
tabelalarımızı fark ettiğimiz ve tanıdığımız sürece varırız, hem de sağlam varırız. 😊
Bütün bunları düşündürttüğün için sağol Tuğçe Isıyel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder